Güzel mi güzel bir Su Perisi deniz kıyısında oturmuş düşünüyormuş; kendisinin bir işe yaramadığını yaşamın anlamsızlığını, insanların duyarsızlığını, orada niye bulunduğunu… Bir yandan da denizdeki dalgalara bakıyormuş. Dalgalardan küçük olanlar kıyıya kadar ulaşıp yumuşacık geriye doğru akarken karşıdan köpürerek gelen büyük dalgalar kendi kendini kırıyor hızı kesildiği için de kıyıya ulaşamıyormuş.
Dalgaları insanlara benzetmiş birden. “O küçük dalgalardan biri neden ben olmayayım?” diye düşünürken bir şimşek çakmış aniden. Her yer aydınlanmış. Gördüğü tek şey sapsarı, parlak, gözleri kamaştıran bir ışık… Ardından yer gök kararmış bir şey göremez olmuş. Sanki hortum gibi bir şeyin içinde oradan oraya savrulduğunu duyumsuyor ama ne olduğunu anlayamıyormuş.
Sonra bir sessizlik sakinlik… Uykudan uyanırmışçasına gözlerini açmış. Etrafına bakmış denizi görememiş… Dağların tepesinde bir yerdeymiş. Çevresinde ağaçlar ve gökyüzünde süzülen kuşlardan başka bir şey yokmuş. Bu arada gökyüzündeki kuşların da martı olmadığını fark etmiş. Ne yapacağını, ne yöne gideceğini bilmeksizin yürümüş yürümüş…